Son zamanlarda farkındalık ve mutlu yaşamla ilgili konular giderek daha popüler olmaya başladı. Toplumun her kesiminden insan doğum ve ölüm arasında geçen hayatın biraz daha anlamlı olması, gündelik koşturmacaların arasında huzuru yakalayabilmek ve hem zihinsel hem de fiziksel olarak sağlıklı hale gelmek için bir yöntem arayışında. Belki siz de böyle hissediyorsunuz ama bunun için bir teknik olabileceğine bile inanmıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz çünkü Japonların alınan her nefesi değerli kılacak bir öğretisi var: o da Ikigai. Sabahları sizi yataktan kaldıran şeylere odaklanarak yaşamınızı bambaşka bir hale getirecek bu felsefe ile siz de rahatlayabilir, o aradığınız çıkış yoluna ulaşabilirsiniz. Şimdi bakalım adım adım bu uygulamayı hayatımıza geçirmek için neler yapabiliriz.
Ikigai ile İlgili Temel Bilgiler
Bu öğreti temel anlamda yaşam amacımızı temsil eden bir felsefeyi anlatıyor. Uygulama rehberine göre hareket etmeye başladığımızda bir süre sonra bu bizim hayat tarzımız haline geliyor ve sonunda da çok daha mutlu, uzun bir yaşama adım atmış oluyoruz.
Japonya’nın Okinawa adasında yaşayan insanların uyguladığı temel pratiklerden biri olan bu felsefe ile toplumdaki bireyler 70’li yaşlarını orta yaş, 80’lerini olgunluk ve 90’larını ise ihtiyarlık olarak değerlendiriyor. Yavaş ve sindirerek yemek yiyen, konuşurken kelimeleri seçmek için özen gösteren, makul bir tempoda yürüyen bu sakin halk hayatın özüne inmiş gibi görünüyor. Peki biz de bunu kaotik yaşantımıza uygulayıp huzuru bulabilir miyiz? Hep birlikte deneyelim ve görelim.
Okinawa Halkı Neden Daha Mutlu ve Uzun Yaşıyor?
Bu insanların neden uzun ve mutlu yaşadığına baktığımızda öncelikle sebze ağırlıklı beslendiklerini ifade edebiliriz.
Arkadaş grupları ile birlikte yemek yiyor ve sağlıklı yiyeceklerden yararlanıyorlar.
Yemek yemeden önce ve sonra tekrarladıkları sözle birlikte her zaman midelerinin yüzde seksenini dolduruyorlar.
Yerli topraklar ve ataları ile bağ kuruyor, aileye oldukça büyük bir önem veriyorlar.
Düzenli olarak çay içiyor, her şeyi ölçülü şekilde yaşıyor ve kendi belirledikleri hayat amacına göre hareket ediyorlar.
Günlük Hayatta Uygulama Önerileri
Bu öğretiyi gündelik hayatımızda ne şekilde uygulayabileceğimizi merak ediyorsanız şimdi üç adımda kolayca deneyebileceğiniz bir sistemden bahsedeceğim.
Öncelikle uygulama rehberinde de ifade edildiği üzere kendinize “Neyi seviyorum?”, “Hangi konuda iyiyim?”, “Nasıl para kazanabilirim?”, “Dünyanın neye ihtiyacı var?” şeklinde sorular sormanız gerekiyor. Sonrasında bunların kesiştiği noktaya bakacaksınız. İşte bu nokta sizin Ikigai’nizdir.
Küçük adımlarla ikigainizi uyandırmaya başlamak için öncelikle kolay olandan başlamalısınız. Bu noktada kendinizi olduğunuz gibi kabullenmeniz, çevrenizdeki dünya ile bağlantı kurmanız ve küçük mutlulukların peşine düşüp olabildiğince anı yaşamanız gerekiyor.
Belki bunun zor olduğunu düşünüyorsanız ama birkaç örnekle açıklamaya çalışalım:
Mesela günde 10 dakika kitap okuyabilir, kendinizle ilgili olumlamalar düşünebilir, sizi gülümseten şeylerin peşine düşebilir, anı yaşamak için kahve içerken sadece ona odaklanmak gibi denemeler yapabilirsiniz.
İlkeler
Şimdi de bu felsefenin ilkelerine bir göz atalım.
İşleyen Demir Işıldar!
Bu ilkeye göre emeklilik kültürüne göre hareket etmemelisiniz. Sürekli olarak durup dinleneceğiniz anı düşünerek yaşarsanız bir andan sonra bunalıp her şeyi bırakmaya meyilli hale geleceksiniz. Onun yerine işinizi istediğiniz şekilde düzenlemenin yollarını arayın. Emekliyseniz tarımla uğraşabilir, evinizde çiçek yetiştirebilirsiniz.
Hareket Edin!
Bu felsefe en önemli ilkelerden biri de hareket etmeyi hiçbir zaman bırakmamak. Uzun ve mutlu bir yaşamınız olsun istiyorsanız düzenli olarak yürümeli, kendinize uygun egzersizler yapmalısınız. Hareketsizlik her zaman sizi hastalıklara götürecektir.
Stresi Bırakın!
Evet bunu söylemesi kolay. Ama aslında seçim yapmanın sizin elinizde olduğunu unutmamalısınız. Stresli anlarda buna kapılıp gitmek mi istersiniz yoksa nefes teknikleri gibi çalışmalarla kendinizi rahatlatmayı mı tercih edersiniz? Stresle yaşamaya devam etmek istemiyorsanız seçim yapın.
Akışta Olun!
Akışa bırakmak kendinizi anı yaşamaya odaklamak anlamına geliyor. Sürekli bir kontrol halinde olmak herkesi yorar ve bitkin düşürür. Bu nedenle siz seçimlerinizi yapın, istediğiniz yöne doğru ilerleyin ama aynı zamanda akışın içinde olun.
Kırılgan Olmayın!
Eğer sınırlarınızı bilir ve değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul ederseniz kişisel olmayan şeyleri üzerinize almanıza da gerek kalmaz. Böylece artık daha az kırılgan bir hale gelir, daha çok gülümsersiniz.
You May Be Interested In:
The easiest way to relieve stress: 5 Tibetan Movements
Flexible Nutrition: Lose Weight in 1 Week with the Flexitarian Diet!