Mevsim geçişlerinde değişen sıcaklık, hava basıncı, rüzgar gibi pek çok faktör kendimizi yorgun hissetmemize neden olur. Motivasyonumuzu düşüren bu yorgunluk genelde bahar ayları boyunca devam eder. Ben de bugünkü yazımda “bahar yorgunluğu” diye adlandırılan bu durumu daha kolay aşmanıza yardımcı olabilecek önerilerden bulunmak istedim.
Beslenme düzeninin değiştirilmesi, takviye gıdalardan faydalanmak ve egzersiz gibi farklı yöntemler kullanarak Eylül ayında başlayan bu süreci çok daha rahat atlatabilirsiniz. Mevsim değişim dönemleri sizin için de bir tür hastalık habercisiyse mutlaka bu püf noktalarına dikkat edin, enerjinizin düşmesine izin vermeyin.
Bahar Yorgunluğu Belirtileri
Tanım olarak baktığımızda bahar yorgunluğunu gün ışığındaki değişikliğin uyku döngümüze ve ruh halimize yansıması, bunun da hormonlarımızın dalgalanmasına neden olması diye ifade edebiliriz.
Öncelikle bu süreci nasıl çok daha rahat bir şekilde atlatabileceğinizle ilgili konuşmadan bahar yorgunluğunun belirtilerinden bahsetmek istiyorum. Grip ve nezle gibi farklı hastalıklarla karşılaştırılması da mümkün olan bu belirtiler aslında belli özellikleri ile öne çıkıyor.
Bu yorgunluğu yaşadığınızı gösteren en önemli belirtilerden biri uyku düzeninizin bozulması oluyor. Bu süreçte geceleri daha geç uykuya dalabilir ve sabahları da uyanma konusunda ciddi anlamda sorun yaşayabilirsiniz. Uyku bozukluklarının getirdiği yorgunluk ve sinirlilik hali de sizi epey bir hırpalayabilir.
Bunun dışında iştahsızlık, eklem ağrıları, vitamin, mineral eksikliği, burun akıntısı gibi durumlarla da karşılaşabilirsiniz. Bu sürecin kontrol edilmemesi halinde depresyon ve adet düzensizliğine kadar varan ciddi etkileri olabileceği bilinmektedir.
Önlemler
Eylül ayına geldiğimiz için hepimiz bu yorgunluğu yaşama riski ile karşı karşıyayız. Fizyolojik yapınıza ve gündelik yaşantınıza bağlı olarak bu belirtilerden bazılarını çoktan hissetmeye başlamış da olabilirsiniz ama tabi ki bunlardan kurtulmak da bizim elimizde. Derlediğim önlemleri denerseniz mutlaka yararını göreceksiniz.
Öncelikle bu süreci daha rahat atlatmak için beslenme döngünüze dikkat etmeye başlamalısınız. Diyet yapmanız, kilo vermek ya da almak istiyor olmanız hiç fark etmez, önemli olan şu andan itibaren çok daha sağlıklı yiyeceklerle beslenmeye başlamanız.
Porsiyonlarınızda daha az yiyebilir ama sık öğünler yapabilirsiniz. Böylece metabolizma hızınız da artar. Hamur işleri ve kızartmalar gibi ağır yiyeceklerden kaçınmanız oldukça önemli çünkü bu tür yiyecekler kendinizi çok daha yorgun, rahatsız hissetmeniz anlamına geliyor.
Vitamin ve mineral zengini sebze meyveleri hayatınıza daha fazla dahil etmeli, potasyum deposu domates tüketiminizi arttırmalısınız. Ayrıca eğer dışarıdan alacağınız vitamin ya da minerallerin yeterli olmayacağını düşünüyorsanız uzman bir doktora başvurarak takviye almaya başlayabilirsiniz.
Günde en az iki litre su tüketmeniz gerekiyor. Bu tüketimi gün içerisine yayarak kendinize güzel bir rutin oluşturabilirsiniz. Bunaltıcı yaz sıcakları geçtiği için açık havada egzersiz yapmaya başlamak da size oldukça iyi gelebilir. Evde yapılabilecek yoga ya da pilates gibi sporları da tercih edebilir, bütün bunlara imkanınız yoksa yürüyebilirsiniz.
Hava soğuduğu için yürüyüş ve spor düzeninizi bozmanıza hiç gerek yok. Aslında bu mevsim geçişi sürecini aşmak için hayatınızı değiştirmeye başladığınızda sağlıklı yaşamaya başlayacaksınız diyebiliriz. Bu dönemde grip, nezle gibi hastalıklara yakalanma riskinin de ciddi anlamda arttığını düşününce bunlarla savaşmak için yapılacak en iyi şey yeterince dinlenmek, doğru yiyecekler tüketmek ve egzersiz yapmak olacak.
Püf Noktaları
Mevsim geçişinde yaşanacak her türlü olumsuzluktan kurtulmak için bu önerileri hayatınıza geçirebilir, çok daha sağlıklı bir rutin oluşturabilirsiniz. Tabi ki bütün bunları adım adım uygularken işinizi kolaylaştıracak bir takım püf noktaları da bulunuyor.
Bu püf noktalarından ilki vücudunuza yeteri kadar çinko ve C vitamini almak olacak. Bu ikisini aldığınız sürece çok daha güçlü hissedeceksiniz. Hap olarak almayı düşünüyorsanız bu tabletlerin içinde ekinezya, mürver ve propolis olmasına da özen gösterebilirsiniz.
Her ne kadar yoğun hayatımızda stresten uzak durmak çok zor olsa da bu süreçte gerginlikten olabildiğince uzak durmalıyız. Mesela karşınıza sizi rahatsız eden bir durum çıktığında onu sürekli düşünmek yerine bir çözüm bulun ya da kafanızda ne yapabileceğinize dair bir harita oluşturun, sonra da bu olayı bir kenara bırakın.
Son olarak da daha önceki yazılarımda da anlattığım üzere meditasyon ve nefes teknikleri ile bu süreçte ortaya çıkabilecek sorunların üstesinden gelebilir, hatta hiç problem yaşamadan dinamik hissederek hayatınıza devam edebilirsiniz.