Akvaryum balıkları arasında en çok tercih edilen, en popüler tür Japon Balıklarıdır. Bunun en önemli nedeni hem nispeten daha kolay bakılabiliyor olmaları hem de sevimli görünüşleridir. Sazangiller familyasının bir üyesi olan bu şirin balıklar, ‘gold fish’ olarak da anılırlar. Akvaryum balığı türlerinin arasında oldukça köklü bir tarihe sahip olan Japon balığının geçmişi, M. S. II. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Gelin, Japon balıklarını daha yakından inceleyelim!
Japon Balığı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
1. Japon Balığının Kökeni
Japon Balığı, dünyadaki en yaygın akvaryum balığı türlerinden biridir. Cypriniformes takımından Cyprinidae familyasından gelen bir tatlı su balığıdır. Nispeten sazan ailesinin küçük bir üyesidir ve doğu Asya’ya özgüdür. Bu tür ilk olarak Çin’de bin yıldan fazla bir süre önce ortaya çıkmıştır. O zamandan itibaren seçici olarak yetiştirilen türün birkaç farklı alt türü daha geliştirilmiştir. Toplu olarak Asya sazanı olarak bilinen çeşitli sazan balığı türleri, binlerce yıldır gıda balıkları olarak yetiştirilip satılmaktadır.
Balıklar başlangıçta yalnızca gri veya gümüş renkli olup; türlerin bazıları kırmızı, turuncu veya sarı renk mutasyonları üretme eğilimi göstermişlerdir. Bu durum ilk olarak Jin hanedanlığı (265-420) döneminde kaydedilmiştir. Tang hanedanlığı döneminde süs havuzlarında yetiştirilmek için kullanılan balıklar, doğal bir genetik mutasyona uğramış ve gümüş yerine altın renkli Japonlar türemeye başlamıştır. Bu nedenle dünyada Gold Fish (altın balık) olarak anılmışlardır.
İnsanlar kısa süre sonra göletlerde veya diğer akvaryum gibi su tanklarında gümüş yerine altın çeşidi üretmeye başlamışlardır. Japon balıklarının seçici üremesi, Song hanedanı (960-1279) tarafından kesin olarak kabul edilmiş ve resmileşmiştir. Balık, 1620’li yıllarda metalik pulları nedeniyle Güney Avrupa’da büyük saygı görmüş; iyi şans ve talihi simgelediğine inanılmıştır.
Hatta bazı bölgelerde, evli erkeklerin ilk yıldönümlerinde, gelecek müreffeh yılların sembolü olarak eşlerine Japon Balığı hediye etmeleri bir gelenek haline gelmiştir. Ancak bu gelenek hızla sona ermiştir. Çünkü Japon Balığı daha erişilebilir hale gelmiş ve statüsünü kaybetmiştir. Balıklar, ilk olarak 1850 civarında Kuzey Amerika’ya tanıtılmış ve Amerika Birleşik Devletleri’nde hızla popüler olmuşlardır. O gün bugündür, akvaryum balıkları arasındaki popülerlikleri devam etmektedir.
2. Japon Balığı Özellikleri
Japon balığı türleri, büyüklük, yüzgeç konfigürasyonu, vücut şekli ve renk bakımından büyük farklılıklar gösterir. Vücut renkleri beyaz, turuncu, sarı, kahverengi, kırmızı ve siyahın çeşitli kombinasyonlarından oluşmaktadır. Evcilleştirilmemiş vahşi popülasyonların rengi altından zeytin yeşiline ve hatta kremsi beyaza kadar değişir. Genellikle uzun, tıknaz bir gövdeye sahip olan balıkların hepsi, parlak altın renginde değildir.
Japon balıkları genellikle iki takım eşleştirilmiş yüzgeçlere sahiptir: Pelvik yüzgeçler ve pektoral yüzgeçler. 3 tek yüzgeçleri vardır: Sırt yüzgeci, anal yüzgeç ve kuyruk yüzgeci. Kafalarında pul olmayan balıkların, üst çenelerinde bıyık yoktur. Genellikle son derece büyük gözleri, keskin koku ve işitme duyuları vardır. Yan hatları boyunca 27 ila 31 arasında pul bulunmaktadır.
Japon balıklarının boğazlarında yiyecekleri ezmek için kullandıkları gerçek dişler yerine faringeal dişler vardır. Olgun balıkların ortalama vücut uzunluğu 12 ile 22 cm arasındadır ve kaydedilen maksimum vücut uzunluğu 45 cm’dir. Olgun bir Japon balığının kaydedilen maksimum ağırlığı 3 kg’dır.
3. Beslenme
Yabani Japon Balığı omnivordur ve bitkiler, böcekler (sivrisinek larvaları gibi), zooplanktonlar, döküntüler ve küçük kabuklularla beslenirler. Ancak akvaryumlarda beslenen Japonlar, kurutulmuş pul veya pelet yemle beslenirler. Ayrıca ek takviyelerle de tüketebilirler. Dondurularak kurutulmuş solucanlar, kan kurdu, Daphnia, sivrisinek larvası, salamura karides ve bitki örtüsü (haşlanmış bezelye ve marul gibi) bu balıkların tüketebileceği ek takviyelerdir.
4. Üreme
Japon Balıkları, yalnızca, yeterli suya sahip bir akvaryumda yaşarsa ve doğru bir şekilde beslenirse üreme için olgunlaşabilirler. Bu balıkların çoğu, özellikle havuz ortamlarında, genellikle de akvaryumlarda ürerler. Üreme genellikle önemli bir sıcaklık değişiminden sonra, ilkbaharda gerçekleşir. Tüm balıklar gibi üreme, yumurta katmanları şeklinde sonuçlanır.
Yumurtaları yapışkandır ve Elodea veya Cabomba gibi yoğun bitkiler veya yumurtlayan paspas gibi sucul bitki örtüsüne yapışırlar. Erkekler aslında hamile bir dişiyi kovalar ve onları dürterek ve çarparak yumurtalarını bırakmalarını isterler. Yumurtalar genellikle 48 ila 72 saat içinde çatlarlar.
5. Japon Balığı Hakkında Önemli Bilgiler
Japon Balıkları agresif değildir ve birlikte yaşayabilirler. Özellikle açık sularda sorunsuz bir şekilde yan yana yaşayabilirler. Fakat küçük ve büyük akvaryumlarda ayrı tutulabilirler. Doğada genellikle yavaş hareket eden tatlı su kütlelerinde bulunurlar. Hafif çamurlu suda da gelişebilirler, yakın akrabaları olan sazanlarla da bir arada yaşayabilirler.
Bir gölet ortamında da gelişebilirler. Ancak akvaryumda yetiştirilmesi durumunda, tanklarının temiz tutulması zor olduğu için iki haftada bir su değişimi gerekir. Japon balıkları uzun ömürlü balık türlerindendir. Akvaryumda ortalama ömürleri yaklaşık 10 yıldır, şimdiye kadar en uzun ömürlü Japon Balığının bildirilen maksimum yaşam süresi 25 yıldır.
Günümüzde Japon balığı yetiştiriciliği dikkate değer büyüklükte bir endüstri haline gelmiştir. Her yıl milyonlarca balık yetiştirilmekte ve balık tutkunlarına satılmak üzere akvaryum dükkanlarına bulundurulmaktadır.
Sonuç
Japon Balıkları, genellikle akvaryum ve göletler için bir süs balığı olarak kullanılır ve bu açıdan oldukça değerlidir. Genellikle yenmez; fakat nadiren de olsa yiyenler vardır. Ayrıca deneysel bir tür olarak da özellikle üretim için kullanılır.
Dikkatinizi çekebilir: Akvaryum Balıkları: Az Bakım Gerektiren 3 Tatlı Su Balığı
