Tarihte birçok olayın sırrı çözülmüş olsa da halen gizemini koruyan olaylar da mevcuttur. Mesela Truva savaşı gerçekten yapıldı mı? Stonehenge’i kim, neden inşa etti? Bu gibi gizemler bizi bazen gerçekten dehşete düşürüyor. Sorularımıza cevap ararken tatmin edici sonuçlara ulaşamıyorsak bu bizi iyice meraklandırıyor. Biz de sizin için tarihteki bazı gizemleri ve onlar hakkında ortaya atılan teorileri derledik, keyifli okumalar…
Stonehenge’i Kim İnşa Etti?
Stonehenge ile başlayalım. Wiltshire kentinin Amesbury beldesinin tam olarak 3 km batı yönünde inşa edilmiş tarih öncesi bir yapıt. M.Ö. 3000 – 2000 yıllarında inşa edildiği düşünülüyor. Stonehenge her bir tanesi 4.1 metre yükseklikte ve her biri 25 ton ağırlığa sahip olan dikili taşlardan meydana getirilmiş bir çember yapıdan oluşuyor. Günümüzde kimin yaptığı ve neden yapıldığı hakkında kesin bir görüş yok. Fakat bu konu üzerinde tabii ki farklı teoriler ortaya atılıp, tartışılıyor. Tarihçi ve arkeologlara göre; Bu yapı Antik Yunanlar, Romalılar veya Danimarkalılar tarafından inşa edilmiş bir yapı olduğuna inanıyorlar.
Önceki senelerde yapılan bir araştırmaya göre Stonehenge’i yapanların Anadolulu oldukları ortaya atılmıştı. Ancak bu teorilerin gerçekleşmiş olması oldukça zayıf ihtimallere sahip çünkü bu yapının bulunduğu Britanya bir ada yani iddia edilen toplumlarla arasında bir kara bağlantısı yok, bu durum o yıllarda denizciliğinde gelişmediğini göz önüne alırsak, bu yapının yukarıda bahsedilen toplumlar tarafından yapılma ihtimalini bir hayli azaltıyor.
En kuvvetli teori ise yapının orada bulunan yerli halk tarafından yapıldığıdır. Bu yapının bugün bile ne amaçla yapıldığı hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. Acaba gelişmiş bir uygarlığın üstünlük göstergesi miydi? Osmanlıda inşa edilen kervansaraylar gibi konaklama alanı mıydı? Gizli bir örgütün toplanma yeri miydi? Veya dini bir tapınak mıydı? Gerçekten zaman makinesi icat edilip o günlere gidene kadar muhtemelen bu aşırı gizemli yapı, gizemini koruyacağa benziyor.
Kleopatra’nın Mezarı Nerede?
Mısırlı Kleopatra;, dillere destan güzelliği, inanılmaz zekası ve Romalı general Marcus Antonius’la yaşadığı aşk ile tanınan, tarihteki en ünlü kadınlardan birisidir. Bu ikilinin yaşadığı aşk günümüzde bile insanları büyülemekte. Marcus ve Kleopatra evleniyor. Bu ikili dünya evine girdikten sonra Marcus, doğuda büyük bir üstünlük elde ediyor. Bu üstünlük Roma ve Mısır ülkelerinin arasında büyük bir gerginliğe sebep oluyor. Bu ülkeler arasında yaşanan anlaşmazlık Actium Deniz Savaşı’yla geri dönülmez bir düşmanlığa dönüşüyor. Bu olayların akabininde Kleopatra ve Marcus kayıplara karışmak zorunda kalıyor ve sonradan Marcus’a biricik sevgilisinin ölüm haberi gelir.
Bu haberi alan Marcus kendi kılıcıyla intihar etmeyi seçiyor. Kleopatra’nın ölüm nedeni ise ülkesi Mısır’ın, Romalılara karşı yenik düşmesini hazmedemediği için intihar etmesidir. İnanışlar, Kleopatra kendini zehirli bir yılana sokturmak suretiyle intihar ettirdiği yönünde olsa da tarihçiler böyle düşünmüyor. Tarihçilere göre Kleopatra her zaman yanında bulundurduğu zehir ile intihar etmiştir. Bir inanışa göre vücudu mumyalanıp eşi Marcus’un mezarına gömülmüştür. Fakat günümüze kadar olan bütün kazılarda herhangi bir sonuç alınamadı ve mezar halen kayıp durumda.
Truva Savaşı Gerçek miydi Yoksa Kurgu muydu?
Antik tarihin halen bilinmeyen en büyük gizemlerinden biri Truva savaşıdır. Bu savaşın tek kaynağı sayılabilecek eser Homeros’un İlyada Destanı adlı eseridir. Tarihçiler ilk yıllarda Homeros’u ciddiye almasa da sonraki yıllarda Frenkler bu destanın gerçekliğine iyiden iyiye inanmaya ve gerçekliğinin araştırılmasına başlıyor.
İlyada destanına göre Troyalı Paris, Sparta Hükümdarı Menelaus’un güzel karısı Helen’i alıkoyar. Bu olaydan sonra Akhalar, Anadolu’nun batısında yer alan Troya kentine saldırı düzenler. Fakat bu çok iyi korunaklı şehrin duvarlarını aşamazlar ve bir plan kurarak, tahta bir at inşa ederler ve askerlerini bu tahta atın içine yerleştirip yalancı bir adamın yardımıyla askerlerin bulunduğu tahta atı hileyle gece vakti kente sokmayı ve kenti ele geçirmeyi başarırlar. Bu gece Troya Kralı Priam dahil, bütün Troya erkekleri bir bir katledilirler.
Peki bu olay gerçekten yaşandı mı? Troya kenti, günümüzde Çanakkale Hisarlık’ta bulunuyor. Heinrich Schliemann adlı bir tüccar 1800’lerin sonlarına doğru Troya hazinelerini bulmak adına bölgede arkeolojik kazılar başlatıyor. Bu kazılarda Agamemnon Maskı gibi önemli delil sayılabilecek eserler bulunuyor. Ancak yinede bu bulgular Troya Savaşının gerçekliğini kesinlikle kanıtlamıyor.
Dokuzuncu Lejyon Nasıl Ortadan Kayboldu?
Tarihi olayların en gizemlilerinden biri Dokuzuncu Lejyon olayıdır. Kayıp Lejyon veya Hispana Lejyonu, olarakta bilinen bu lejyon Roma’nın en güvenilir askeri kıtalarından biriydi. M.Ö. 90 senesinde ortaya çıkan bu birlik Avrupa’dan Afrika’ya kadar dünyanın birçok farklı yerlerinde savaşlar verip, zaferler kazanmıştı. Ancak M.S. 180 senesinde bu birlik birden kayıplara karıştı. Birliğe ait herhangi bir silah ve ceset gibi kalıntılar bulunamadı. Günümuzde bu birliğe ne olduğunu halen kimse kesin bilmiyor. En kuvvetli teori ise İngiltere’de bulunan barbar Piktler tarafından yok edildikleridir. Ancak bu durum herhangi bir belgeyle kanıtlanamamıştır.
İlginizi çekebilir:
Geçmişten Günümüze: Elektrikli Arabaların Tarihi ve Kullanımı
