3 Başlıkta Ekolojik Travma

Yaşadığımız her travmada olduğu gibi hem ülkemizde hem de dünyada gerçekleşen doğal afetler de bizim için büyük bir stres kaynağına dönüşüyor. Şahit olduğumuz orman yangınları, doğal afetler ve seller gibi çevre sorunlarının yarattığı ekolojik travma da günümüzde insanları olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Ekolojik travmanın kavram olarak nasıl bir anlamı olduğuna baktığımızda bunun parçası olduğumuz ve içinde yaşadığımız doğanın bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yok edilmesine tanıklık etmenin yarattığı bir stres tepkisi olduğunu görüyoruz.

Bu tür durumların bedenimizde yarattığı baskı hissi endişelerimiz ve kaygılarımızla bir araya geldiğinde ekolojik yaşamın zarar görmesine karşı içimizde bitip tükenmez bir mutsuzluk da ortaya çıkmış oluyor. Doğanın mahvolduğunu görmek, bir kere bile olsa ekolojik yaşamın zarar gördüğüne şahitlik etmek sinir sistemimizde ciddi bir kronik sıkışmışlık oluşturuyor.

Ekolojik travmanın etkileri giderek artıyor
Sürdürülebilir Yaşama Geçin

Ekolojik Travma Bozukluğu

Geleceğimizle ilgili kaygı duymamıza neden olan bu stres kaynağı evimizin yakınlarında sürekli gittiğimiz ormanlık alandaki ağaçların kesilmesi de olabilir, fabrika atıklarının denize akıtılması da. Bu tür durumlara karşı doğa dostu ürünleri kullanmaya, geri dönüşüme katkı sağlamaya ya da sürdürülebilir yaşam hareketine katılmaya çabalasak da bazen bireysel olarak attığımız adımlar bu duruma engel olmayabilir.

Son zamanlarda yaşanan olayların hepimizin üzerinde ne kadar olumsuz bir etkisi olduğunu da düşününce ekolojik stres bozukluğu ile mücadelenin önemini de bir kere daha anlamış oluyoruz. Toplumsal olarak yaşadıklarımızın bir yansıması olan bu olumsuz hisler doğayla ilgili algımızın da bozulmasına neden olabiliyor.

Üzerinde yaşadığımız gezegendeki doğal hayatın bozulması ile deneyimlemek durumunda kaldığımız küresel ısınma, iklim krizi gibi problemler içgüdüsel olarak biri tepki vermeye itiyor. Ekolojik sorunların insan psikolojisi üzerindeki etkileri üzerine yapılan çalışmalar bu sürecin sonunda kişilerin hayal kırıklığı, umutsuzluk, öfke, endişe gibi duygulara kapıldığına işaret ediyor.

Tüketim kültürünün de insanları doğadan uzaklaştırması ile birlikte atıksız ve sürdürülebilir bir yaşam sürmek isteyen kişilerin genel olarak kendilerini çok daha izole hissetmesine neden olduğunu görüyoruz. Doğaya verilen zarar ve kaynakların istismar edilmesi kolektif bilincimizi de kötü bir şekilde etkiliyor, hatta bizi çöküşe götürüyor.

Sorunun Kaynağına İnelim

Bireysel olarak yaşadığımız kötü olayların ardından hissettiğimiz travma sonrası stres bozukluğuna karşı nasıl adımlar atmamız gerekiyorsa ekolojik kaygılarla ilgili de aynı şekilde hızlıca harekete geçmemiz çok büyük bir önem taşıyor.

Genel anlamda bakıldığında doğal afetlerin ve üst üste gelen felaketlerin olağan insan deneyiminin üzerinde olduğu hiç şüphe götürmez bir gerçek. COVID-19 ile birlikte üzerimizdeki baskının artmasının ardından normalde nadiren meydana gelen olayların bu süreçte üst üste yaşanması insanların gerçeklik algısını bozarak gündelik hayata adaptasyonlarına da engel oluyor.

Gündelik hayatımızdaki yaşadığımız travmanın daha çok bizim ya da sevdiklerimizin hayatını tehdit eden deneyimlerden kaynaklandığını da göz önünde bulundurduğumuzda ekolojik problemlerin yarattığı yoğun korku, çaresizlik, kontrol kaybı, yok olma tehdidinin psikolojimizi nasıl çökerttiğini anlayabiliriz.

Doğal afetler bizim fiziksel ve duygusal sınırlarımızı ihlal eden sinir sistemimizin dayanıklılık kapasitesinin çok daha üzerinden deneyimlerdir. Bu durumla birlikte gelişen travma deneyimi duyarlı insanların genel anlamda depresif hissetmesine ve yasa girmesine neden oluyor. Şimdi de geleceğimizi tehdit eden ve ruh sağlığımızı bozan bu travma konusunda neler yapabiliriz ona bir göz atalım.

752x395 kuresel iklim ve felaket raporu sonuclarini acikladi 1518687856824 ekolojik travma 2 | Shuayip.com
Küresel Isınmanın Sonuçları

Atılabilecek Adımlar

Her ne kadar ekolojik felaketlerin bizde uyandırdığı kötü hisleri anında yok edebilecek gücümüz olmasa da bu konuda farklı adımlar atarak içimizi biraz daha rahatlatabiliriz. Mesela öncelikle kendi gündelik hayatımıza bakıp gezegenimize ne gibi zararlar verdiğimizi tespit edebiliriz.

Bunun ardından da birazcık araştırma yapıp geleceğimizi kurtarmak adına harekete geçebiliriz. Atabileceğimiz ilk ve en küçük adım plastik kullanımını azaltmak olacaktır. Bunun ardından bu konuda etrafımızdaki insanları bilinçlendirmeye başlayabiliriz.

Sonrasında bunu bir tür rutin haline getirdikten sonra kendi farkındalığımızı arttırmak için ilgili filmleri izleyebilir, kitapları okuyabiliriz. Sürdürülebilir yaşam hareketine katılmayı düşünebiliriz. Ayrıca enerji tasarrufu yapmak için kışın doğalgazı biraz daha az açmayı deneyebiliriz.

Sonuç ve Kişisel Değerlendirme

Pandemi sürecinde yoğun bir şekilde hissetmeye başladığımız sıkışmışlık hissi bu dönemde tanık olduğumuz doğal felaketlerle de birleşince psikolojimiz büyük bir tehdit altında kaldı. Ancak bu tür durumlarda hareket kapasitemizi azaltan endişelere gömülüp sürekli onları düşünmek yerine farkındalık kazanıp işe yarayacak bir şeyler yaparsak biraz olsun iyi hissedebiliriz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarıya Kaydır